1988'de İstanbul'da doğdu. 2011 yılında Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun oldu. 2013 yılında başlamış olduğu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü yüksek lisans eğitimini 2019 yılında tamamladı. Başkalaşım Alanı isimli ilk kişisel sergisini Akademililer Sanat Merkezinde açtı. Yurt dışında ve yurt içinde pek çok karma sergi ve çalıştayda yer alan sanatçı çalışmalarını Beyoğlu'ndaki atölyesinde sürdürmektedir. Figüratif, toplumsal, eleştirel, doğal yaşamı savunan çevreci bir sanat anlayışı vardır. Sanatçı herhangi bir durum, olgu, duygu veya görselin yaratım sürecini etkilediğini söylemektedir. “İnsanoğlu, hayvanları yok etmekte, doğal yaşam alanlarını ellerinden almakta. Bu yolla insan aslında kendini de yok etmektedir” diyen sanatçı bu konuya ne kadar çok alanda yer verirlerse o kadar çok farkındalığın oluşacağını düşünmektedir. Öte yandan insanların hayvanlara benzerlikleri kendisini etkileyen bir yan olmuştur. Hayvan ve insan ilişkilerini resmederken, aralarındaki zihinsel, duygusal ve biyolojik benzerlikleri dikkate alarak, bu duyguları, kavramları, insan ve hayvanları birbirlerine dönüştürerek iç ile dış mekânı birbirine geçirip resimlerine yansıtmaktadır.
1988'de İstanbul'da doğdu. 2011 yılında Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nden mezun oldu. 2013 yılında başlamış olduğu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü yüksek lisans eğitimini 2019 yılında tamamladı. Başkalaşım Alanı isimli ilk kişisel sergisini Akademililer Sanat Merkezinde açtı. Yurt dışında ve yurt içinde pek çok karma sergide yer alan sanatçı çalışmalarını Beyoğlu'ndaki atölyesinde sürdürmektedir.
Joel Menemşe'nin sanat anlayışı figüratif, toplumsal, eleştirel ve doğal yaşamı savunan çevreci bir yaklaşım üzerine kuruludur. Her türlü durum, olgu, duygu veya görsel yaratım süreci onun eserlerini etkiler. Menemşe, son dönem çalışmalarında hayvan ve insanlara ortak mekanlar tahsis ederek, bu iki varlığın bir arada yaşamını temsil eder. İnsanlığın hayvanları ve doğal yaşam alanlarını yok etmesi, Menemşe'ye göre, insanlığın kendi sonunu hazırlaması anlamına gelir. O, bu konunun geniş kitlelere yayılması gerektiğine ve böylece farkındalığın artırılmasının mümkün olduğuna inanır. Menemşe'yi daima etkileyen bir diğer yön ise insanlarla hayvanlar arasındaki benzerliklerdir. Hayvan ve insan ilişkilerini çizdiğinde, aralarındaki zihinsel, duygusal ve biyolojik benzerlikleri keşfeder ve bu, onu metamorfoza daha çok yönelmesine sevk eder. Menemşe'ye göre, hayvanlar ve insanlar arasındaki en büyük fark, insanın kültürel bir varlık olması ve estetik endişeleridir. Şiddetin, hem insanlara hem de hayvanlara yönelik olması kaçınılmaz bir gerçekliktir.
Menemşe, hem insanların hem de hayvanların yaşam alanlarının kısıtlandığına inanır; beton yığınları arasında hapsolmuş insanlar, aç sokak hayvanları ve sokakta yaşayan insanlar, onun hayvan-insan temalı resimler yapmasına neden olur. İnsanların, hayvanları kapattıkları kafeslere kendilerini de kapatarak, onlara uyguladıkları şiddeti kendilerine de uygulamaları, şehirleşmenin kaotik yaşamında hem kendilerine hem de hayvanlara yaşam alanı bırakmamaları, dışarıda yok ettikleri doğayı evlerindeki saksılarda arama çabaları, betonun içinde yaşamanın acı yönlerinden bazılarıdır. Bu duygular ve kavramlar aracılığıyla, Menemşe insan ve hayvanları birbirine dönüştürerek iç ve dış mekanları birleştirir ve bu birleşimi resimlerine yansıtır.