
Lorem ipsum Lorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsumLorem ipsum
Umberto Boccioni, 19 Ekim 1882'de Reggio Calabria'da doğdu. Romagnalı bir devlet memuru olan babasının mesleği İtalya'da sürekli yer değiştirmesini gerektiriyordu. Bu yüzden ailece kuzeye taşındılar ve Umberto ile ablası Amelia Forli, Cenova ve Padova'da büyüdü. 1898'de 15 yaşındaki Umberto babasıyla birlikte Sicilya'daki Katanya'ya taşındı ve eğitimini burada tamamladı. Daha sonra Roma'ya giderek Accademia di Belle Arti di Roma'nın Scuola Libera del Nudo ("Serbet Nü Okulu") bölümünde resim eğitimi gördü.
Boccioni Fütürist hareketin baş teorisyeni oldu.[6] Severini ve birkaç başka Fütürist ressamla yaptıkları Paris seyahatinde Braque ve Picasso'nun eserlerini gördükten sonra, hareket asıl şeklini almaya başladı. 1912'de Paris'te Braque, Alexander Archipenko, Constantin Brancusi, Raymond Duchamp-Villon, Romolo Romani ve muhtemelen Medardo Rosso gibi sanatçıların stüdyolarını gezen Boccioni heykeltıraşlığa da başlamaya karar verdi. 1912'de diğer İtalyan Fütüristlerle birlikte bazı tablolarını Galerie Bernheim-Jeune'de sergiledi. Sonraki sene Paris'e dönerek Galerie La Boétie'de heykel sergisi açtı. Sanatçının Paris'te gördüklerinden etkilenerek yarattığı bu eserler, sergilendikten sonra muhtemelen Kübist heykeltraşları, özellikle de Duchamp-Villon'u etkiledi. 1912 ve 1914'te grubuyla birlikte Londra'da açtıkları sergi birçok genç İngiliz sanatçıyı etkiledi. Bunlardan Christopher R. W. Nevinson Fütürizm'e katılırken, diğerleri akımın İngiliz dengi olan Wyndham Lewis liderliğindeki Vortisizm'e yaklaştılar. 1914'te Pittura e scultura futuriste (Gelecekçi Resim ve Heykel) kitabını yayımlayan Boccioni, akımın estetiğini şöyle açıklıyordu: "Empresyonistler belirli bir ânı vermek için resim yaparlar ve o âna en yakın sonucu elde etmek için tablonun yaşamını ikincil seviyeye indirgerler. Oysa biz her bir ânı (zamanı, yeri, şekli, renk tonunu) sentezleriz ve resim için resim yaparız."